Babel: "Taktik iyiyse maç ve savaş  kazanılır!"

Babel: "Taktik iyiyse maç ve savaş kazanılır!"

Beşiktaş'ın gündeminde olan Ryan Babel, kariyerini, hayatının dönüm noktalarını ve yaşam tarzını anlattı...

Beşiktaş’la anlaştığı iddia edilen Ryan Babel’i yakından tanımaya hazır mısınız?

Çocukluğunda kendine kimleri örnek aldın? İdolün kimdi?

Babam benim için çok önemliydi. Beni sürekli motive edip futbola konsantre olmamı sağladı. Çocukken Patrick Kluivert’ı çok beğenirdim. 13-14 yaşına geldiğimde de Thierry Henry’yi kendime örnek almaya başladım.

Ajax altyapısı sana ne kattı? Onları bu kadar özel yapan şey ne?
Genç oyunculara disiplin ve olgunluk gibi temel değerleri öğretiyorlar. Örneğin; ben oradayken çantalarımızı ailelerimizin taşımasına izin verilmezdi. Her oyuncu kendi çantasını kendi taşımak zorundaydı. Ayakkabılarımızı da kendimiz temizlerdik. Çocukların küçük yaşta bu tür şeyleri öğrenmesi çok önemli…

Liverpool dönemini nasıl hatırlıyorsun? Pişmanlık duyduğun bir şey var mı?
Hayır. Liverpool, kariyerimde oynadığım en iyi kulüplerden biri. Teknik direktörden yeterli desteği alabilseydim çok daha fazla katkı verebileceğimi düşünüyorum. Yine de her teknik adamın buna ayıracak zamanı olmadığını biliyorum. En nihayetinde daha fazla forma giyebilmek adına Liverpool’dan ayrıldım.

Twitter’a yazdığın bir şey yüzünden Rafa Benitez’le sorun yaşamıştın. Futbolcuların sosyal medyayı kullanmasını nasıl değerlendiriyorsun?
Liverpool’da oynadığım dönemde Twitter’ı çok sık kullanırdım ama artık o kadar çok bakmıyorum çünkü zaman değişiyor, ben de değişiyorum. Bugünlerde daha ziyade Instagram kullanıyorum. Bence sosyal medya, ünlü biri için çok önemli. Örneğin; biri söylediklerinizi çarpıtmışsa sosyal medya aracılığıyla kendinizi daha iyi ifade edebilirsiniz. Bu sayede insanlar sizi gerçekten de tanır. Liverpool’dayken hakem Howard Webb’in Manchester United forması giydiği bir fotoğrafı Twitter’a koymuştum. Herkes o fotoşopu benim yaptığımı zannetti ama ben yapmamıştım. Sadece internette görüp Twitter’a koydum. United’la oynadığımız maçta birkaç hata yapmıştı ve onun yüzünden yenildiğimizi düşünüyordum. Adeta United’ın kazanmasını istiyor gibiydi!

Bindiğin bir taksinin arka koltuğunda uyuduğuna dair bir hikâye var. Doğru mu?
Evet. Tatildeydim ve bindiğim takside uyuyakaldım ama bunun hiç önemi yok. Önemli olan, bu hikâyeyi Twitter’dan ben yayınlamam çünkü herkese futbolcuların da insan olduğunu göstermek istedim. Biz de sizin gibiyiz; bu tür şeyler herkesin başına gelir.

Hoffenheim’a neden gittin ve orada neler yaşadın?
O dönem herkes bana “Neden Hoffenheim’ı seçtin?” diye soruyordu. Beni en çok isteyen kulüp onlardı ve kısa bir araştırma yaptıktan sonra kulüple ilgili çok olumlu şeyler öğrendim. İyi bir tesisleri ve göze hoş gelen futbol oynayan genç bir takımları vardı. Ayrıca bana oynama garantisi verdiler. Bu, benim için çok önemliydi çünkü milli takımdan teknik direktörüm, 2012 Avrupa Şampiyonası kadrosunda yer almak istiyorsam sürekli oynamam gerektiğini söylemişti. O dönem kondisyonum çok kötü olduğundan bu konuya yoğunlaşmam gerekti. Bu yüzden Almanya’yı tercih ettim.

Daha sonra Ajax’la bir yıllık sözleşme imzaladın. O dönemi bir diriliş ya da yeniden doğuş olarak değerlendirir misin?
Esas amacım da buydu zaten. Başka bir takıma da gidebilirdim ama Hollanda’ya dönmeyi tercih ettim çünkü topa sahip olan bir takımda oynamak istiyordum. Normalde yeni bir takıma gittiğinizde uyum sağlamak için biraz zamana ihtiyacınız olur ama Ajax’ta buna gerek kalmadı.

Eski takım arkadaşın Ryan Donk, Türkiye Ligi’nin çok fiziksel olduğunu söylemişti. Buna katılıyor musun? Sence bu kötü bir şey mi?
Kesinlikle! Bence hangi takımın taktiği daha iyiyse maçı o kazanır. Bu sadece futbol için değil, savaşlarda da aynı şey geçerli; daha iyi taktiği olan ordu savaştan galip ayrılır. Mesela Barcelona’ya bakın; dünyanın en iyi taktiğine sahipler. Tabii en iyi oyuncular da orada ama taktikleri sayesinde her maçı domine ediyorlar. Her oyuncu ne yapması gerektiğini biliyor ve boyundan büyük işlere kalkışmıyor. Bazen kazanmak için çok fazla koşmak ya da savaşmak zorunda kalmazsanız; takım halinde durup aklınızı kullanmanız yeter. Yine de bu bir öğrenme süreci; her şey tekrar etmeyle alakalı!

Birlikte çalıştığın en iyi teknik direktör kim?
Ajax’ta Henk ten Cate ile çalışmıştım ve potansiyelimden en iyi şekilde yararlanmayı başardı. Çok iyi bir teknik direktör olduğunu düşünüyorum.

Birlikte ve karşılıklı oynadığın en iyi oyuncular kim?
Birlikte oynadığım en iyi oyuncu Steven Gerrard, karşılıklı oynadığımsa kesinlikle Lionel Messi. Zekâsı sayesinde dünyanın en iyi oyuncusu oldu. Sahadaki her oyuncuyu hissedebiliyor. Örneğin; top bendeyken en fazla iki oyuncuyu hissedebiliyorum ama Messi çevresindeki her şeyin farkında. Hangi oyuncunun ne zaman ne yapacağını önceden biliyor! Zaten bu yüzden onu asla yakalayamıyorsunuz (gülüyor).

Son soru: Kariyerinde en mutlu ve en üzüntülü olduğun anlar hangileri?
En mutlu olduğum an, futbola başladığım an diyebilirim. Küçükken yetenekli olduğumu biliyordum ama yaşım ilerledikten sonra geriye dönüp baktığımda şanslı olduğumu da fark ediyorum. En üzüntülü anım olup olmadığını bilemiyorum. Buna cevap veremeyeceğim.

Kaynak: FourFourTwo