RÖPORTAJ | "Ligin favorisi yine biziz"

RÖPORTAJ | "Ligin favorisi yine biziz"

Beşiktaş'ın Brezilyalı oyuncusu Anderson Talisca, Sabah gazetesinden Turgay Demir'e konuştu.

Ajans Beşiktaş - Çok özel bir oyuncu o. Sıra dışı bir hücum gücü var ve sol ayağını raket gibi kullanıyor. Değme santrfordan iyi bir timeinge sahip; harika kafa golleri atıyor ve Beşiktaş'ı, İstanbul'u çok seviyor. Aramızda çok mutlu olduğunu her fırsatta dile getiriyor.

Anderson Talisca'dan bahsediyorum, Ümraniye Nevzat Demir Tesisleri'nde harika bir sohbet yaptık, Caner kavgasından şampiyonluk yarışına, Şampiyonlar Ligi'nden Ampute Milli Takım'a, Türk futbolunun genç yıldızlarına kadar her konuda samimi açıklamalarda bulundu. İşte o muhabbet, buyurun keyifle okuyun: Trabzon maçındaki bir pozisyonla başlamak istiyorum, yaptığın hareketin kırmızı kartlık olup olmadığı çok tartışıldı, bir de senden dinleyelim, neydi orada yaşananlar?

"Ben şut atmaya çalışıyorum, gol atma hedefim vardı ve ben de sakatlanıyorum o pozisyonda, çünkü oyuncu topu çekiyor ve benim vuruşum onun dizine geliyor. Çok normal bir pozisyon yani. Faulle uzaktan yakından ilgisi yok. Ben zaten topla oynayan bir oyuncuyum kırmızı kart görme ihtimalim çok az çünkü oynamaya çalışan bir oyuncuyum.
Bir kez Benfica'da kırmızı kart gördüm o da hoca beni farklı bir bölgede oynatmıştı, hiç alışık olmadığım bir yerde oynamıştım… Trabzonspor maçındakine benzer bir pozisyon bizim Konyaspor'la oynadığımız maçta olmuş ve rakip topa ayak uzatmış ki, yüksek bir toptu ve tekmesi karnıma gelmişti. Görüntüye bakarsan çok şiddetli bir faul gibi görünüyordu ama o da normal bir pozisyondu kırmızı kartlık değildi. Zaten hakem de doğru bir karar verdi ve kırmızı kart göstermedi Konyasporlu oyuncuya. Futbolda olan şeyler bunlar."

-Artık Türk futbolunu daha iyi tanıyorsun, bir yabancı gözüyle bizim futbolumuzu tanımlasan neler söylemek istersin?

"Türkiye'de özellikle bu sezon hücum futbolu oynanıyor. Takımlar kendi sahalarında olsunlar, olmasınlar çok yüksek hücum gücüyle oynuyorlar.

Bazı takımlar çok ofansif oldukları için defans yapmayı beceremiyorlar.
Teknik olarak her takımın iyi oyuncuları var ofansif olarak bu tekniklerini kullanıp kalitelerini ortaya koyuyorlar bence defansif olarak bütün takımlar kendilerini geliştirirse, biz de buna dahiliz, çok kaliteli bir kadromuz olmasına rağmen zaman zaman kötü goller yiyoruz. Portekiz'le kıyasladığımda Türkiye Ligi defansif olarak kendini geliştirirse çok daha iyi bir lig olur. En iyi ligler arasına girer."

-Kendisi dışındaki gençlerle ilgileniyor mu diye, Türk futbolunda beğendiği yetenekli oyuncu olup olmadığını soruyorum?

"Ben de özellikle gençleri çok dikkatle izliyorum çünkü kendim de gencim.
Trabzonsporlu Yusuf ve o kanatta oynayan kısa boylu genç adam (Burada düşünüyor adını çıkaramayınca Abdülkadir diye biz hatırlatıyoruz ve başıyla onaylıyor) çok iyi... Ülke futbolu için bu gençler çok önemli o gençlerle beraber, genç, yetenekli ve oynayan önemli oyuncular yetiştirirseniz ama oynamaları çok önemli, o zaman çok daha iyi yerlere gelir Türk futbolu.!

-Biraz derinlere dalıp Milli hezimeti soruyorum ve yine durumu çok iyi özetleyen bir analiz yapıyor:

"Dışarıdan konuşmak biraz kolay ama sahada içinde olmak bambaşka.
Dışarıdan bakınca Türkiye çok kaliteli oyunculardan kurulu bir takım; Cenk, Arda, Oğuzhan, Emre Belözoğlu.
İzlanda'ya baktığınızda Türkiye ile bu açıdan kıyaslanamayacak, yan yana gelemeyecek bir takım. Çok fazla bir şey söylemeye gerek yok herkesin görebildiğini ben de görebildim belki biraz daha birlik olabilseydi Milli Takım, birlikte oynayabilselerdi ki futbolun en önemli kısmı takım olmaktır, İzlanda'da bunu gösterdi. Kısıtlı yetenekteki oyuncularla neler yapılabileceğini gösterdi."

HAVAYA GİRECEK DEĞİLİZ!

-G.Saray iyi oynuyor diyorum, şampiyonluk bu sezon zor galiba diyorum, o böyle düşünmüyor ve önemli bir konuya dikkat çekiyor:

"İyi bir başlangıç yaptılar şu anda önde oldukları için herkes tabi Galatasaray'ı konuşuyor ama sadece Türkiye Ligi oynuyor Galatasaray, bizim gibi üç günde bir maç oynamıyorlar. Biz üst düzey şampiyonada oynuyoruz, Şampiyonlar Ligi'ndeyiz, ligimiz var şimdi Türkiye Kupası başlayacak, büyük bir kulübüz, iyi bir takımımız var bundan sonra ligin geri kalanında, kaybettiğimiz puanları geri toplamak için elimizden gelen çabayı göstereceğiz, fark kapanır… Yarış zorlu olacak ve biz yine en iddialı takımız."

-Hemen oynanan ilk derbiyi soruyorum, çok hoşuna gitmiyor bu soru ve biraz suratı asık şekilde konuşmaya başlıyor:

"O maç geride kaldı, kazanabilirdik, diğer maçlara göre farklı bir maçtı bizim için, farklı sebeplerden dolayı kendi oyunumuzu oynayamadık, o maçta farklı kararlar vardı ama önemli değil o konuda konuşulacak çok fazla bir şey yok.. Trabzonspor maçı var Leipzig maçı var eğer geçmişten konuşacaksak.."

-Tamam o zaman diyerek geçiyorum Leipzig maçına… Vodafone Park'ta, rakip oyuncuların ruh hallerini bozan, kulaklarını tırmalayan çok güçlü bir ıslık olayı var bu ıslıklar seni rahatsız etmiyor mu?" diyorum yine gülüyor ve şöyle diyor:

-Şampiyonlar Ligi'ne girmişken oradan devam ediyoruz:

"Şampiyonlar Ligi'ne, grup aşamasına iyi başladık, maç maç oynamayı ve maçı yaşamayı öğreniyoruz, altı puan aldık diye havaya girecek halimiz yok alçak gönüllü bir şekilde konsantre olmamız gerekiyor çünkü rakipler çok kuvvetli. Grup çok kuvvetli… Kaliteli bir şekilde her zaman oynadığımız oyunu ortaya koyup hak edip gruptan çıkmak istiyoruz."

-En önemli konuyu, iyi bir gözlem de yapabilmek amacıyla sonlara bırakıyorum ve şimdi oraya geldik yani Caner'le kavgasına. Bu konuya girdiğim anda gözlerimi, yüzünden ayırmıyorum, gergin mi, rahat mı, samimi mi anlamaya çalışıyorum ve son derece rahat görünüyor...

Evet, bu neyin kavgasıydı, kişisel bir şey mi yoksa takım kavgası mı?

"Herşey bir amaç için… Sadece bu… Aynı amaç için savaşıyoruz ve bu çok normal. Bundan sonra da böyle şeyler olacaktır. Her takımda olur. Futbolda çok olan şeyler bunlar. Çok normal şeyler. Eğer burada her adım, kulübü, takımı daha iyiye taşımak için atılıyorsa hiçbir sorun yoktur."

-Yani bu iş uzamaz çünkü kişisel bir şey değil öyle mi?
"Her takımda, her zaman olabilecek şeyler bunlar. Başka bir anlamı kesinlikle yok.!"


-Kendisine taktığım lakabı (TalisKalite) hatırlatıp "Sen olsaydın nasıl bir lakap takardın, diye soruyorum… Gülüyor, benim taktığım lakabı beğendiğini söyleyip kendi tercihini şöyle dile getiriyor:

TaliscaShow!

-Peki Talisca sıradan bir günde neler yapıyor yani İstanbul'un tadını çıkarıyor mu?
"Evcimenim, kızımla ilgileniyorum, onun ihtiyaçlarıyla ilgileniyorum. Ailemle ilgilenmek dışında çok fazla bir şey yapmıyorum. Futbol açısından bakınca da hayatım Ümraniye ile Vodafone Park arasında geçiyor diyebilirim."

-Beşiktaş'ta mutlu musun?
Gülerek cevap veriyor; "Yüzüme bakman yeterli bunu anlaman için, sence mutsuz birine benziyor muyum!"

-O zaman bonservisin alınınca daha da mutlu olacaksın sanırım…
"Kaderimize ne yazıldıysa o olacak ama ben burayı seviyorum ailem burayı seviyor. Bonservis olayı benle alakalı bir olay değil."

ABOUBAKAR'A BÜYÜK HAKSIZLIK YAPILDI

Porto maçını hatırlatıp maç sonrası soyunma odasına Aboubakar'ın gelişini hatırlatıyorum ve bu konuda çok dertli olduğunu görüyorum…
"Aboubakar maç için gelmedi bizim yanımıza, arkadaşımız olduğu için geldi. Porto yenildiği için değil bizi gördüğü için, tekrar birlikte olduğumuz için mutluydu, güldük, espiriler yaptık. Çok üzüldüm çünkü o görüntüler Portekiz basını tarafından çok yanlış lanse edildi ya da yanlış anlaşıldı. Maç bizim aleyhimize bitse Aboubakar yine yanımıza gelirdi. O bizim arkadaşımız, herkes onu seviyor, o herkesi seviyor, ben onunla birlikte geldim Beşiktaş'a, aynı anda transfer olduk. Aboubakar alçak gönüllü, sade, iyi niyetli bir insan. Portekiz basını bazen böyle yanlış anlamalara sebebiyet verebiliyor, o görüntülerin bu şekilde kullanılması çok üzücü ve gerçekten haksızlık. O olayı maça bağlamak anlamsızdı."

AMPUTE MİLLİ TAKIMI'NI KUTLARIM
Talisca'ya futbolun yürekle oynandığını kanıtlayan Ampute Milli Takım oyuncularını ve bu konudaki düşüncelerini soruyorum: "Onların hepsi, tüm takımlarda oynayan ampute oyuncular hepsi büyük sporcular. Çok büyük bir mücadele veriyorlar. Hayatta herkes eşit hiç kimse hiç kimseden üstün değil. Hepimiz bu durumda olabilirdik, onlara sağlık, güç diliyorum. Çok büyük mücadele ediyorlar. Hepsini kutluyorum.

KISKANÇLIĞI SEVMEM
-Elinde bir sihirli değnek olsa, bu dünyadan hangi kötülüğü kaldırmak isterdin?
-Kıskançlık!..
-Hepsi bu mu!?
"Evet kıskançlığı kaldırırdım.!"

Etiketler :