Kerem Kırçuval
Bir Felsefe Hocası
Hiç bitmesini istemediğim bir maçtı Napoli karşılaşması. Beşiktaş bize bunu alıştırıyor. Dün Polonyalı golcüleri Milik de olsa Beşiktaş o sahadan galibiyetle ayrılacaktı. Hemen söyleyeyim Beşiktaş’ın dizili 11’nden öte kenardakiler en başta da Şenol Güneş inanmıştı kazanmaya...
Beşiktaş’ın şu ana kadar oynadığı maçlarda hep farklı 11’ler ile sahaya dizilmesini eleştiren bildik sikor yorumcularına bir tüyo vereyim. Maçlar artık sadece sahaya çeşitli varyasyonlarla gönderilen futbolcular ile kazanılmıyor. Ne kadar hamle olanağınız varsa ve bu hamleleriniz ne kadar güçlüyse kazanma şansınız o denli artıyor.
Şenol Güneş’i maça Napoli’yi belki de kendinden bile iyi tanıyan Gökhan İnler’i yanında oturtarak başlamasını eleştirenler müsabakanın 90 dakika olduğunu da unutup haksızlık ediyorlar. Ve futbolda zamanlamanın önemini kaçırıyorlar.
İnler, Talisca, Cenk üç önemli hamle adamı olarak tam zamanında oyuna girdiler. Bundan daha da önemlisi dünkü maçta Şenol Güneş’in hiç telaşlanmaması Aboubakar’a sabretmesiydi. Hem bu oyuncuyu kazandı hem de maçı.
Beşiktaş oyuna bocalayarak başladı doğru, Napoli erken gol bulabilirdi doğru, hakem zorlama penaltılar yerine takımı eksik bırakacak bir yol da izleyebilirdi doğru ama inancıyla, yönetimiyle, hamle sayısıyla bu maçı Napoli Beşiktaş’ın elinden alamazdı.
Tarihinin ilk İtalyan zaferine imza atan Beşiktaş, dün bize rahmetli usta Vedat Okyar’ı anmamıza da vesile oldu. “Sen Beşiktaşsın gerekirse hakemi de yeneceksin.”
Dönelim maça. Şenol Güneş bu maçın en büyük kahramanıdır. Şimdi onun sahaya dizdiği isimlere bakalım tek tek..
Fabrico: Beşiktaş kaleci sorununu çözmüştür.
Beck: Gökhan Gönül’e formayı zor verecek gibi. Daha çok şut çalışmalı. Q7 ona bu olanağı çok sağlayacak gibi görünüyor.
Marcello: Futbolda güven... Kendinden o denli emin. Soğukkanlılığı büyülüyor.
Tosic: Lige oranla tutuktu. Lig maçlarındaki konsantrasyonunu değiştirmemeli.
Caner: Sakin ol be kardeş. Saha ne zaman karışsa sen varsın orada. Mahallenin kabadayısı sen değilsin. Bu takımın kaptanı var. Ve ne olursa olsun şu ellerini kollarını sallama iyi görünmüyor dışardan.
Quaresma: Söylenenlere aldırma. Hoca sana güveniyor sen de seviyorsun topu, futbolu. Özel yeteneğini biraz daha konuştursan geride kalan 10 kişi öyle rahat edecek ki...
Necip: Ne zaman dara düşülse o zaman senin kapın çalınacak Kaptan. Nefis bir maç çıkardın.
Atiba: Bu kardeşten 11 tane olsa o 11 ile sahaya çıkılır diyeceğim tam bir profesyonel. Dün de istikrarından bir gram eksik yoktu.
Tolgay: Futbol ayağına öyle yakışıyor ki. Yıllardan beri bir Sergen bekliyoruz. Ve onu çok özlüyoruz. Daha çok Sergen Yalçın izlesene...
Adriano: Tecrübe, tecrübe, tecrübe bu... Yerini yadırgar gibi görünse de attığı goldeki fuleli koşusu ve doğru yerde olması neden tecrübe dediğimi açıklar.
Aboubakar: Hoş geldin kardeş. Umudumuzu boşa çıkarmadın. Hoca hala eksiklikleri var diyor, doğru... Bence fazlan da var, kiloların. Biraz kilo versen uçacaksın. Sevdiğin topları atacak o kadar çok ayak var arkanda.
G.İnler: Gücümüze güç kattın dün. Bu takımın değişmezi olacağın gösterdin. İster ilk 11’de ister kenarda.
Cenk: Sabrı güzel adam. İnadına devam inadına devam. Yazının başında da söyledim. Maçlar hamle adamlarıyla kazanılıyor. Sen bu durumun en güzel hamlesisin.
Talisca: Yeterli zamanın yoktu ama olsun. Sen de bizim aramızda büyüyeceksin ve inanıyorum bir gün o formayı kimseye vermeyeceksin.
Bir Türkçe öğretmeni olan Şenol Güneş futbolumuzun Felsefe Hocasıdır... Tevazuya gerek yok ve Beşiktaşlı bununla övünmelidir.
Sabah çocuğunu okula gönderen bir babanın evladına, “Beşiktaş atkını sarsana” dediğinde “Yenilseydik takardım şimdi yendiğimiz için taktı derler” yanıtını aldığını okudum güne başlarken.
Şaşırmadım. Çünkü aynısını kızım Zeynep’ten de işittim. Beşiktaşlılık bambaşka bir aşk.
Kalın aşkla, Beşiktaşkla...