Ajans Beşiktaş - Twitterda @AnkaralıAtiba kullanıcı adlı bir Beşiktaş taraftarı, 'Fikstür Oyunları' başlığıyla bir yazı yayınladı. Yazısına, "Şimdi size asla tesadüf ile açıklanmayacak bir takım şeyler paylaşacağım. İşin içinde Galatasaray varsa o işte tesadüf ötesi akla ve mantığa sığmayan şeyler olur." ifadeleriyle başlayan taraftar şöyle devam etti,"Fikstür çekilmeden önce UEFA, hangi hafta Avrupa kupa maçı, hangi hafta milli ara olacağını gösteren planlamayı federasyonlara gönderir ve federasyonlar bu planlama üzerinden yerel lig takvimini belli eder. 

Şampiyonlar ligi kurası çekildikten Sonra Galatasaray’ın fikstürüne baktım. CL’de oynayacağı maçlarından önce ligde oynayacakları bütün maçları evinde oynuyor. Ne var bunda “Öyle denk gelmiştir, tesadüftür.” diyenler olabilir. İşin içinde Galatasaray varsa asla tesadüf yoktur, mutlaka orada normal olmayan bir şeyler vardır. Bunun bir tesadüf olmadığını daha önce katıldıkları Şampiyonlar Ligi sezonlarında anlıyoruz.

2013-2014 
2014-2015 
2015-2016 

Şampiyonlar Ligi sezonlarında bu durum aynı şekilde oluyor.  Kısaca 24 Şampiyonlar Ligi maçından önceki oynadığı Türkiye Ligi maçlarının hepsini evet inanması güç belki ama hepsini evinde oynuyor.

Şöyle düşünün; 

Evinde lig maçına çıkıyorsun, gerekirse rotasyon yapma imkanı buluyorsun, hafta içi ise rahat rahat Cl maçına hazırlanıyorsun Ve bu şekilde takım daha az yıpranmış oluyor. Gerçekten çok büyük kıyak geçilmiş.

2012-2013 Şampiyonlar Ligi sezonunda ise farklı bir kıyak geçilmiş. Şampiyonlar Ligi öncesi ve sonrası (toplam 12 hafta) zorluk derecesi yüksek olabilecek Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor maçları tesadüfe bakın ki yok. 

2012-2013 sezonun ilk yarısında, toplam 17 haftanın 12’sinde, Beşiktaş, Fener, Trabzonspor maçları denk gelmeyecek şekilde nasıl ayarlamışlar inanın aklım almıyor. Şimdi Galatasaray’a her türlü kıyağı geçen ve fikstürü ona göre ayarlayanlar Beşiktaş’a nasıl davranmış ona bakalım. 

2017-2018 sezonunda ilk 4 Şampiyonlar Ligi maçımızdan önceki hafta Türkiye liginde deplasmana gitmişiz. Ayrıca bu sezon ligin 2. Yarısında yaptıkları fikstür oyununa tekrar değineceğim. 2016-2017 sezonunda yine 4 Şampiyonlar Ligi maçından önceki hafta deplasmana gitmişiz. Aradaki farkı tesadüfle açıklayabilir misiniz? Elbette hayır...

Şimdi gelelim bu sezona. Özellikle Fenerbahçe taraftarı dikkatle dinlesin. Bu sezon Avrupa kupalarında oynayacakları 6 grup maçından önceki lig maçlarının hepsini deplasmanda oynuyorlar. Bu kadarla da kalmıyor aynı zamanda fikstürün daha yıpratıcı olmasını sağlamışlar. UEFA maçlarının öncesinde ve sonrasında Beşiktaş, Trabzon, Başakşehir, Galatasaray, Akhisar deplasmanı gibi zorluk derecesi yüksek ne kadar maç varsa koymuşlar. Fikstürü ayarlayanlar bu sezon Fenerbahçeyi de boğmanın planını yaptıkları anlaşılıyor.

Beşiktaş ise bu sezon ligde oynayacağı 4 deplasman maçından Sonra UEFA maçı oynayacak. Yani Galatasaray için özellikle hazırlanan fikstürü rahatlatma durumu Beşiktaş Ve Fenerbahçe için asla söz konusu olamamış. 

Sanırım geçen sezon Fenerbahçe ile oynadığımız Ve rövanşı arasında 50gün olan, kupa maçının oraya neden sıkıştırıldığını daha iyi anlıyoruz. Bunun üzerine Fırat Aydınus’un maça verilip gerilimi tırmandıran yönetimi de bu operasyonun kesinlikle bir parçası olduğunu düşünüyorum.

Amaç, boğucu fikstür ve Hakemin gerilimi arttırması sonucu Galatasaray’ın rakibi olan 2 kulübün birden yarışta yara almalarını sağlamaktı. Bu süreçte Fenerbahçe ligde  6 puan kaybederek büyük yara alırken Beşiktaş ise en etkili oyuncusu Quaresma’yı 5 maç kaybetti.

Üzerine medyanın olayları tırmandırması, iki kulübün bu gerilimin içine sürüklenmesi, üzerine birde Yusuf Namoğlunun hakemler üzerinde uyguladığı sistem hepsi planın bir parçasıydı. Galatasaray şampiyon oldu operasyon başarıya ulaştı. Bütün bunlardan sonra 

1.  Galatasaray için fikstürü olabildiğince rahatlatıcı, rakipleri için ise yıpratıcı şekilde ayarlayan yetkililer kimlerdir? 
2. Bu yetkililer TFF’de hangi yönetim kurulu üyesine bağlı çalışmaktadır?
3. En önemlisi Beşiktaş ve Fenerbahçe aleni bir şekilde masa başı operasyonu yediği, fikstürün ayarlandığı, MHK başkanının hakemler üzerinde uyguladığı ödül/ceza sistemine karşı daha ne kadar sessiz kalacaklardır?