"İdarecilik, kendi sorumluluk alanındaki meseleleri sadece izlemekse, o zaman hepimiz idarecilik yapabiliriz..."

"İdarecilik, kendi sorumluluk alanındaki meseleleri sadece izlemekse, o zaman hepimiz idarecilik yapabiliriz..."

Beşiktaş'ın Konyaspor'u 3-2 yendiği karşılaşmayı Yeni Şafak Gazetesi spor yazarı Ergin Aslan değerlendirdi.

Ajans Beşiktaş - İşte Ergin Aslan'ın bugün Yeni Şafak Gazetesi'nde yer alan köşe yazısı:

"Beşiktaş, Konyaspor'a karşı bu sezonun en güzel futbollarından birini oynadı. Aykut Kocaman'ın takımları deplasmanlardaki direnciyle meşhurdur. Beşiktaş, dünkü maçta rakibine neredeyse top göstermedi. Maçta pozisyon, coşku, kalite hepsi vardı. Konyaspor'un 2 atağı gol oldu. Beşiktaş'ın yediği gol sayısı normal karşılanacak bir durum değil. Sezon bitmeden Karius hikayesi bitecek gibi duruyor. Beşiktaş kalesine geçmiş en kötü kalecilerden birisi. Beklenti böyle değildi. Büyük hayal kırıklığı. Ancak Şenol Hoca'nın maçtan sonra Karius'la ilgili söylediklerini tasvip etmiyorum. “Tolga olsa onu oynatırdım” diyor. Tolga neden yok hocam, anlatsana. Neden anlatmıyorsun? Çok şey gibi bunu da havada bırakıyorsun! Karius'a bunları söyledikten sonra, Tolga'nın affedilip 3 günde hazır hale gelmesi mümkün olmadığına göre Göztepe maçına Utku ile mi çıkacaksın? Yanlış bir demeç.

Öte yandan Burak ile Ljajic uyumu çok güzel. Burak, takımın liderliğini almış durumda. Kısa sürede bayrak oyuncu olmaya aday bir görüntü çiziyor. Tribünden bir taraftarı indirin, yeteneği ölçüsünde bu takım için ne kadar mücadele ederse, Burak öyle mücadele ediyor. Attığı frikik golü de “Bunu da yapabiliyor” dedirtti. Daha ne olsun? Siyah-beyazlılarda geriye doğru; Burak-Ljajic-Dorukhan-Vida çok iyi omurga. İyi bir kaleci, dinamik 2 bek ve skor yapabilen kanat oyuncularıyla yine zevkle izlenesi bir takım olur Beşiktaş. Quaresma hikayesi ise ne kadar tez biterse, bu camia için o kadar iyi.

Gelelim; Şenol Hoca ve yönetimin protesto edilmesine... Bu neden sürpriz gibi görünüyor ki? Böyle olacağını yaklaşık 1 aydır ön görmüyor mu herkes. Bizim öngörülerimiz temenni değildi, bu işin dinamiklerini biliyor olmaktı. Tahmin etmek çok zor değildi. Ben üzüldüm, çok üzüldüm. Beşiktaş-Şenol Güneş hikayesinin sonu böyle olmamalıydı. Yaklaşık 3 hafta önce “Kırmadan dökmeden” başlıklı bir yazı yazdım;

Bu yazının son paragrafında süreci resmetmeye çalıştım. Beşiktaş yönetimi ve hocası ne yaptı? 10 metre ileride muz kabuğu görüp, “Basıp düşeceğiz” deyip, yürüyerek o muz kabuğuna bastı ve düştü. Bunun adı bile bile lades olmaktır. Şenol Hoca'nın Milli Takım sürecini iyi yürütemediğini, iletişim hataları yaptığını ağır dille daha önce eleştirdik ancak madalyonun öbür yüzü de var. Ve o yüz daha belirgin. Hoca “Beni yönetimde istemeyenler var” dedi. Beşiktaş'ta şuan ciddi bir sorun var. Camia bu mesele ile kaynarken Beşiktaş başkanı, futbolu yöneten yöneticiler ve itham edilen isimler nerede? Neden çıkıp tek kelime etmiyorlar. Yöneticiliği sadece “Beşiktaş'ın parasıyla transfer yaparken, transferin yanında poz vermekten ibaret mi sanıyorlar?” Başkan, Hoca'nın bazı yöneticiler hakkında söyledikleri ve açıklamaları çerçevesinde neden aksiyon almıyor? Neden sessiz kalınıyor?

Ortalıkta tazminat spekülasyonları yapılırken, Beşiktaş yönetimi neden bu konuda açıklama yapmıyor? Ki ben Şenol Güneş'in derdinin tazminat para vs. olmadığından eminim. Şu andaki kargaşaya dur diyecek tek merci Beşiktaş başkanı ve yönetimidir. Hiçbir şey olmuyormuş gibi davranmak, görmezden gelmek sorunu ortadan kaldırmıyor. İdarecilik, kendi sorumluluk alanındaki meseleleri sadece izlemekse, o zaman hepimiz idarecilik yapabiliriz."