Cem Dizdar: "Davete icabet ettim ama..."

"Atınç Nukan transferinde ‘hayatın olağan akışına aykırı’ bulduğum noktaları 24 Haziran’da TRT Spor’da aktarmış, Beşiktaş Yönetimi’nden, “Buyrun gelin, belgeleri inceleyin” mesajını almıştım."

Ajans Beşiktaş - "TRT Spor’da Serkan Yetkin ile 24 Temmuz’da yaptığımız ‘Spor Manşet’ programındaki Atınç Nukan’ın transferine ilişkin ifadelerim sosyal medyada ciddi yankı uyandırdı!

Akşamına kalmadı bunca zamandır anlatıp, yazdıklarımı anlamayan ya da anlamak istemeyen gruba Beşiktaş Yönetimi de katıldı!.. Kulüp resmi sitesine şahsımla ilgili bir açıklama konuldu. Anlamadıkları, üstelik programları düzensiz de olsa izlemedikleri, yazdıklarımı okumadıkları belliydi ki, önce ‘şaibe iması’nda devamında ise ‘şaibe iddiası’nda bulunduğum iddia ediliyordu. Oysa konuşmada böyle bir ifade yoktu ve anlatılanlar şu an Avrupa’da da tartışılan ‘futbolun günümüzdeki hikayesi’ydi. Bir de çağrı vardı. Nukan transferiyle ilgili arşivde inceleme yapabileceğim, bir şey bulamazsam da ‘özür dilemem’ gerektiğiyle bitiyordu metin. “Özür dilemeyi gerektiren” bir şey söylememiştim ama hayatım boyunca özür dilemekten kaçan biri de olmadım. Benden ‘Esasen ne dediğimi açıklamamı isteseler, defalarca işlediğim tezi ortaya koyacak ve benim ile kulüp arasında bir cepheleşme varmış algısı oluşmayabilecekti.

Neyse... Anlattığım başka bir şeydi ama madem ‘kalenin kapısı açılacaktı’ geri durmak olmazdı. Daveti geri çevirmedim. Ortak noktası futbol olan finans/iktisat/maliye donanımlı bir grup  arkadaşla konu üzerine çalıştım. Beşiktaş arşivlerden başta Atınç Nukan transferi olmak üzere konuyu daha doğru kavrayabilmemi sağlayacak başkaca ayrıntıları talep eden bir liste hazırladım. Listeyi hazırlarken murad ettiğim şey, bu vesileyle kulüplerin transfer politika, motivasyon ve yöntemlerine daha yakından bakarak konuyu doğru detaylandırmaktı.

Olağan akışa aykırıydı
Bilinir, hukuk felsefesinin önemli kavramlarından biri “hayatın olağan akışına uygunluk” ilkesidir. Baştan beri sorum şuydu; “Red Bull Leipzig, takımında zaten oynayamayan bir oyuncuyu 1-2 milyon Euro’ya rahatlıkla alabilecekken neden bonus dahil 6 milyon Euro ödedi?” Aklım bu durumu ‘hayatın olağan akışı’na uygun bulmuyordu. Hala bulmuyor! Sanırım Bayern Münih Başkanı Rummenige de artık benim gibi düşünüyor!.. Bu bağlamda mali kriterlerin ‘kısa yollar’la aşılması yada ‘piyasının oluşumu’nda futbol dışından gelen paranın oyuna dahil edilmesi konularına birçokları gibi o da karşı çıkıyor...

Yine hukukun bir diğer önemli kavramı da ‘karine’dir. Yani basitçe, bilinenlerden hareketle bilinmeyene dair ipuçları oluşturmak. Bu bağlamda da Olcay Şahan ve Matei Mitroviç transferleri özel  önem kazanıyordu. Nasıl oluyordu da, takıma dahi giremeyen Atınç Nukan 6 milyon Euro ederken takımın ‘futbolcu değerlemesi yüksek oyuncularından’ Olcay Şahan 200 bin Euro’ya satılabiliyordu? Ya da ülkesinde 200 bin Euro’ya oynadığı belirtilen Mitroviç’e yıllık 1.2 milyon Euro garanti para ve bonservisine de 4.2 milyon Euro ödeniyordu?

Arşiv belgelerini istedik
Bu üç transferin ‘arşiv belgeleri’ni talep ettim. Ve ekledim... Beşiktaş Kulübü de tıpkı benim gibi futboldaki bazı uygulamaları ‘hayatın olağan akışına’ uygun bulmuyordu. Kendileri de Mario Gomez’in bonservisinin Fiorentina’dan Wolfsburg’a 1 milyon 50 bin Euro aktarımını anlamamış, konuyla ilgili ‘şimdilik sonuç alamadıklarını’ açıkladıkları bir takip başlatmışlardı! Bunun ardından kulüple aramdaki süreç şöyle işledi...

Dışarı çıkamayan belgeler!
Resmi siteden açıklama yapılan gün beni konuyla ilgili bilgilendiren yönetici arkadaşıma, “İstediğim belgelerin listesini gönderiyorum. Yazışmanın resmi olması için bir faks numarası verir misin?” dedim. O da, “Bana mail olarak atabilirsin” yanıtını verdi. Gerek mesleki gerekse arkadaşlık hukukumuzdan dolayı talepleri kendisine kısa bir açıklamayla ‘imzalamış’ olarak ‘Whatsapp’ üzerinden ulaştırdım. Yanıt olarak telefonda ‘öncelikle’ sadece Atınç Nukan ile ilgili belgeleri görebileceğim belirtildi ve şuna benzer bir not eklendi: “Belgeleri dışarı çıkartamayız.”

Görüşürüz diye kapattık ama...
Anladığım kadarıyla mevzuaat bu uygulamaya izin vermiyordu. Benim de “Bakılamaz herhalde” dediğim aslında buydu. Kendisine, “Hesap uzmanı, maliye veya mülkiye müfettişi değilim. Uzmanlık alanı bu konular olanlara inceleteceğim. Benim görerek bir sonuca ulaşmam mümkün görünmüyor ancak yine de hazırlayın gelip görmek istiyorum. Ayrıca bana ‘neden verilemeyeceğine dair yazılı bir metinde de gönderir misin?” diye sordum. “Olur elbette” dedikten sonra konuşmanın devamında yönetici arkadaşım, “Belgeler hazırlansın seni ya ben ya da kulüpten bir görevli arayacak. Diğer istediklerini ise zamana yayalım” dedi ve telefonu “Görüşürüz” diyerek kapattık.

Arayan soran yok
Bugüne kadar arayan olmadı... Beşiktaşlılar arasında bu konuyu hararetle merak edenler, “Hadi gelmedin kulüpte bekliyoruz” diyerek görevli edasıyla mail atanlar, sosyal medyada sarkastik emojilerle gönül eğlendirenler olduğunu bildiğimden bu bilgilendirmeyi yapayım istedim. Türkiye Futbol Federasyonu’ndan bu konuların takibi hususunda bir beklentim yok. Belki Beşiktaş üyeleri ile taraftarları arasından meraklılar vardır. Bilmem bu meraklarını gidermek için bir şeyler yapmak isterler mi?.. İncelenmek için talep edilen belgeler fanatik.com.tr’deki yazımın hemen altındaki linkte ilgililerini beklemekte!.." (Fanatik-Cem Dizdar)