Yeni sezon hayırlı olsun - Taş gibi Beşiktaş!

Ajans Beşiktaş - Beşiktaş eksik kadrosu ile sahaya çıkmasına rağmen maçı çok rahat kazandı.

Maçtan önce, kadroyu bir değerlendirelim:

Kaleye tecrübeli Mert Günok’un transferi çok isabetli oldu. Ersin’in geçen sezon şampiyonlukta çok önemli emeği var. Bunu yadsıyamayız. Ancak Şampiyonlar Liginde oynayacak tecrübeye de sahip değil. Satılacağı söyleniyor. Benim gönlüm ikinci kaleci olarak kalmasından yana. Yine de, satışından kulüp tatmin edici bir gelir elde edecekse, hayır demem.

Defansta Rosier’i yedekleyecek bir oyuncu kesinlikle gerekli. Bilal’i henüz seyretme imkânımız olmadı ama yeterince tecrübesi olmadığı aşikâr. Gerektiğinde Necip ya da Mehmet Topal ile bu bölgenin doldurulacağı düşüncesi bence mantıklı değil.

Aynı sorun stoper mevkii için de geçerli. Kadroda Vida-Welinton ikilisinden birinin yedeği olarak sadece Serdar Saatçi var. Serdar’ın tecrübesi de henüz Süperlig ve Şampiyonlar Ligi için yeterli değil. Bence bu bölgeye de güçlü bir stoper transferi gerekli. Bu bölge için de yine Mehmet Topal ya da Necip’i alternatif olarak görmek yanlış olur.

Hem sağ bek hem de stoper sorununu çözecek en uygun isim ise Kaan Ayhan olur. Her iki bölgede de oynuyor olması çok büyük bir avantaj. Ayrıca Türk statüsünde oynayacak olması da büyük bir rahatlama yaratacaktır.

Sol bekte N’Sakala ve Rıdvan’ın varlığı güven veriyor.

Orta saha ve kanatlar Beşiktaş’ın en zengin bölgesi. Orta sahada, Mehmet Topal, Necip, Atiba, Josef de Souza, Salih, Oğuzhan, Teixeira, kanatlarda N’Koudou, Ghezzal, Larin, Gökhan... Daha ne olsun!
Santrafor olarak elde Kenan Karaman ve Güven vardı. Ancak Michy Batshuayi’nin takıma katılması ile santrafor mevkiinde oynayacak kişi belirlenmiş oldu. Batshuayi’nin eksikliğinde ise Kenan, Larin ve Güven’den biri bu görevi üstlenecek. Kenan ve Larin’in sol açıkta N’Koudou ile yaratacağı rekabetten Beşiktaş’ın büyük fayda sağlayacağını umuyorum.

Benim tek bir kaygım var; Beşiktaş’ın yeni transferlerinin takıma ve ülkeye uyum süreçleri. Kartal bu süreçleri ne kadar hızlı atlatırsa, rakiplerine de o kadar üstünlük sağlar. Zira geçen sezon Aboubakar, Ghezzal, Josef ve Rosier’in takıma katılmaları ilk 8 hafta içinde gerçekleşmiş ve Beşiktaş bu haftalarda 11 puan kaybetmişti.

Beşiktaş bu sezon ilk 5-6 maçı minimum kayıpla atlatırsa geçen sezondaki gibi averajla değil, açık ara puan farkı ile şampiyon olur.

Ayrıca seyredenleri de futbola doyurur.
 
GENEL OLARAK YENİ SEZONA BAKIŞ

Henüz sezonun başı olmasına rağmen, şimdiden, Anadolu takımlarının çok zorluk yaşayacaklarını söyleyebilirim. Bu takımlar, geçtiğimiz sezonlarda 11 yabancı oyuncu ile sahaya çıkıyorlardı. En az üç Türk oyuncunun sahada olması zorunluluğu bu takımları zorlar.

Arz-talep kuralı, futbol endüstrisinde, futbolcu fiyatları için son derece belirleyici bir rol oynar. Türk oyuncu sayısının azlığı ve yeni kurallardan dolayı talebin artması fiyatları oldukça yükseltti. Bu kuralın, hiçbir hazırlık dönemi yaşanmadan uygulamaya konulması, Anadolu takımlarını oldukça zor durumda bıraktı.

Bu konuyu bir başka yazıda ayrıca tartışırız.

Anadolu takımları içerisinde şampiyonluğu en çok zorlayacak takımın Trabzonspor olduğu aşikâr. Orta sahası ve hücum gücü en iyi takımların başında Trabzonspor geliyor. Ancak Trabzonspor’un defans sorunu var. Malatyaspor karşısında en az 3 net gol pozisyonu verdiler. Bu bölgeye takviye yapmazlarsa ligin en çok gol atıp, en çok gol yiyen takımlarından biri olurlar.

Özetleyecek olursak; lig yine “yukardakiler ve aşağıdakiler” görünümünde sürecek. Beşiktaş’ın ve ana rakiplerinin, Anadolu takımlarına çok fazla puan kaybedeceklerini zannetmiyorum. Şampiyonluk düğümünü İstanbul takımları arasında oynanacak maçlar belirleyecek.

Şimdi de üç büyüklerin ilk maçlarına bir göz atalım:

BEŞİKTAŞ – RİZESPOR MAÇI

Hakem Zorbay Küçük maçın 33.dakikasında Josef de Souza’nın ayağına basan Sabo’ya sarı kart gösterdi. Bu pozisyonun hemen ardından, aynı Sabo, Vida’nın ayağına daha gaddarca bastı. Hemen gözü önünde olan bu pozisyona hakem ikinci sarı kartı çıkartamadı.

İkinci sarıdan kırmızı gösterilebilecek pozisyonlarda VAR hakemlerinin de orta hakemi uyarma yetkisi var. Ama onlar da VAR’lıklarını inkâr ettiler. Zorbay Küçük, hem Beşiktaş’ın bu maçı kolaylıkla kazanmasından, hem de GS ve FB maçlarının hakemlerinin skandal kararlarının öne çıkmasından dolayı, manşete çıkmaktan kurtuldu. Ama gözümüz üzerinde olacak.
 
ADANA DEMİRSPOR - FENERBAHÇE MAÇI

Maçın hakemi Ali Şansalan, sonuca doğrudan etki eden kararlar verdi. Daha maçın başında, orta sahada, Samatta’nın Tayyip’in boynuna basarak topu aldığı pozisyonu, hem de iki metre önünde olmasına rağmen, görmezden geldi. O top kontra atağa dönüştü ve Gustavo’nun şutu direkten döndü.
Fenerbahçe’nin golünden sonra, Adana Demirspor’un penaltı iddiası ile itiraz ettiği iki pozisyon var. Bunlardan birincisi yüzde yüz penaltı; Osayi topa dokunamıyor ve hamlesi ile doğrudan Castro’yu yerden kesiyor. Bu pozisyona dünyanın her yerinde gözü kapalı penaltı çalarlar. Ama hakem, pozisyonu izleme gereği bile duymadı.

İkinci penaltı itirazında ise, Nazım Sangare’nin rakibe bir teması var gözüküyor. Şayet temas var ise o pozisyon da kesinlikle penaltı. Hadi hakeme biraz kıyak geçelim; Adana Demirspor’un en az bir puanını çalıp, Fenerbahçe’ye üç puan olarak hediye etmiş.
 
GİRESUNSPOR - GALATASARAY MAÇI – MARCAO OLAYI

Bu maçı yöneten Erkan Özdamar’ın sosyal medyada Galatasaray fanatiği olarak yayınladığı mesajlar ortaya çıktı. Bir takımı fanatik duygularla destekleyen kişilerin hakemlik yapmaları, özellikle de tuttukları takımın maçında görevlendirilmeleri son derece sakıncalı.

Nitekim Erkan Özdamar da verdiği ve vermediği kararlarla maçın sonucunu değiştirdi. Elbette VAR hakemleri ve operatörleri de buna katkı sağladılar.

Galatasaray’ın attığı ilk golün başlangıcında faul var. Hadi bunu görmediler diyelim, gol öncesi pozisyonda Feghouli kesinlikle ofsaytta. VAR’ın yayınladığı analiz pozisyonunun fotoğrafına bakarsanız, top ayaktan çıkmadan çekilmiş. Oysa top ayaktan çıktığı anda Feghouli kesinlikle ofsayt durumda.
Demek ki VAR’ın güvenilirliğini ve tarafsızlığını bu sezon da sorgulamaya devam edeceğiz.

Özdamar’ın verdiği ilk penaltı kararı kesinlikle yanlış; pozisyon ceza sahası dışında. VAR görüntülerini izlese kesinlikle pozisyonun dışarıda olduğunu göreceğini biliyor. Bu yüzden de pozisyonu ekrandan izleme gereği duymadan penaltıyı verdi. İkinci penaltıyı veriyorsan, o zaman, maçın başında Marcao’nun Balde’ye yaptığı hamleyi de penaltı olarak değerlendirmen gerekir.

Erkan Özdamar bu kararlarıyla tarafsız maç yönetemeyeceğini ilan etti. Marcao’nun Kerem’i yumruklaması karşısında bile kırmızı kartını çıkartma cesaretini gösteremedi, pozisyonu ekrandan izleme ihtiyacı duydu.

Erkan Özdamar’ın asıl mesleğinin dans öğretmenliği olduğu söyleniyor. Bence düdüğü derhal bırakıp, asıl mesleğine dönmesi ülke sporu için çok büyük yarar sağlar.

Marcao gibi oyuncuların, prensipleri ve sportif değerleri olan kulüplerde yeri olamaz. Sadece, “hedefe giden yolda her şey mubahtır” anlayışıyla hareket eden takımlarda kendilerine yer bulurlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar