"Şampiyonlar Ligi takımı olmak"

"Şampiyonlar Ligi takımı olmak"

UEFA Şampiyonlar Ligi B Grubu 3. hafta maçında Beşiktaş, İtalya temsilcisi Napoli'yi deplasmanda 3-2 mağlup etti. Sabah ve Fotomaç yazarları, Beşiktaş'ın tarihi zaferini bakın nasıl yorumladı...

METİN TEKİN: Şampiyonlar Ligi takımı olmak...

Önemli değil, çok çok önemli bir galibiyetle 3 puanla dönüyor Beşiktaş... Oynadığı 3 maçın içinde en tahmin edilemez galibiyet buydu ama zaten bu grup için kuralar çekildiğinde her takımın şansı olduğunu söylüyorduk. Tabii ki Napoli burada öne çıkıyordu ama gelen deplasman galibiyeti, Beşiktaş'ın bu grupta her şeyi yapabileceğini göstermiş oldu. Bundan sonra kalan 3 maç var... Bu maçların 2'si içeride ve doğrudan rakiplere karşı... Hakikaten önemli bir avantaj bu gruptan çıkmak için.

İlk devreye baktığımızda tabii ki oyun açısından hakim bir Napoli vardı. Oyunun galibi Napoli'ydi ama sonuçta istediğini alan Beşiktaş'tı ilk yarıda. Bu seviye maçlarda tabii ki deplasmanda oynarken baskı yiyeceksiniz ama oradan skoru bulup çıkmak önemliydi. Belki şanlı bir Beşiktaş'tan da söz edebiliriz deplasmanda ama eğer Şampiyonlar Ligi'nde deplasman galibiyeti çıkarmak istiyorsanız buna da ihtiyacınız var. Belki etkili oynamadı ama doğru ve gerçekçi oynadığını kesinlikle söyleyebiliriz.

İkinci devreye geldiğimizde ise oyunu dengeleyen ve zaman zaman oyunu ele alan bir Beşiktaş izledik. Bir deplasmanda kapanıp bir golle dönmek başka bir şeydir ama hep beraberliğe yakalanıp Napoli gibi bir takıma 3 gol atarak kazanmak başka bir oyun gücünü anlatır. Yani bu sonuç Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi seviyesinde bir takım olduğunun göstergesidir.

Bireysel performanslara baktığımızda; savunmanın bir şekilde ligdeki gibi dirençli oluşu, orta sahada Atiba dengesi ve Necip'in çalışkanlığı vardı. Birçok kişinin "Bu Abou'bakar', gol atmaz" esprisiyle görüş belirttiği bir oyuncuyken Kamerunlu gollerini buldu. Arkasına aldığı rüzgarla beraber onu daha farklı değerlendireceğiz. Benim hiç beklemediğim şekilde Cenk Tosun'un yerine ilk 11 çıktı Aboubakar ve onun bu şansı gollerle kullanması, gollerin dışındaki çalışkanlığı ve arayışı önemliydi.

Santrfordan kaleciye doğru dönersek Fabri'nin de artık penaltı kurtarışıyla "Ben artık Beşiktaş'ın 1'inci kalecisiyim" deyişi... Maçın bireysel anlamda bize anlattıkları bunlardı.

AHMET ÇAKAR: Üç puandan çok daha fazlası...

Kim ne derse desin, Beşiktaş dün gece hem kendi tarihinde hem de Türk futbol tarihinde önemli yer tutacak bir galibiyete imza attı. Kolay değil! Napoli, İtalyan futbolunun an itibariyle en iyi takımlarından biri. Üstelik geçen maçta Benfica'yı paramparça etmişlerdi ama dün gece Beşiktaş, kendisini gruptan çıkarmaya çok ama çok yardımcı olacak bir galibiyet aldı.

Aslında Beşiktaş, ilk yarı çok mahkum oynadı. Bu ilk yarıda top kontrolü çoğunlukla Napoli'deydi. Fakat Beşiktaş, maç boyunca dünyada çok az rastlanan bir şeyi yaptı; yakaladığı her pozisyonu golle değerlendirdi. Mesela ilk yarıda müthiş bir Napoli baskısı varken, Tolgay Arslan'ın pasına Ricardo Quaresma hareketlendi, arka direğe harika bir pas yaptı, Adriano da golü attı. Bu dakikadan sonra Napoli'nin baskısı devam etti ve Caner'in arkasına atılan bir top ile ortaya çevrilen pasta da Napoli beraberliği yakaladı. Bu tür goller, ürkütücü gollerdir. Ama Beşiktaş hemen bu dakikadan sonra ikinci golü buldu. Rakip defansın hatalı pasını iyi değerlendiren Aboubakar, Beşiktaş'ı öne geçirdi. İkinci yarı Beşiktaş'ı daha iyi bulduk. En azından baskı yemedi. Bol bol pas yapma imkanı buldu ama defans ve kaleci hatalarından da arka arkaya penaltılar geldi. İlkinde kaleci Fabri, rakibe kontrolsüz girince penaltıya sebebiyet verdi. Allah'tan bu penaltı gol olmadı ama hemen ardından başka bir penaltıda Napoli beraberliği yakaladı.

Herhalde tüm Beşiktaşlılar, beraberlikten sonra "İnşallah maç böyle biter" derlerken son dakikalarda sahneye yine Aboubakar çıktı. Attığı kafa golü, Beşiktaş için sadece 3 puan değil aynı zamanda bir tarihti.

Hakeme kimse kızmasın... Bence Rus hakem çok iyi maç yönetti. Beşiktaş aleyhine verdiği iki penaltıda da haklı. İlkinde Fabri'nin kontrolsüz hamlesi, ikincisinde de Caner'in rakibin boynuna gereksiz bir sarılması vardı. Ayrıca yüzde yüz emin olmasam da Beşiktaş'ın attığı son golde Aboubakar, orta yapıldığında ofsayttaydı.

MURAT ÖZBOSTAN: Kapıyı araladık!

Maradona'nın en gösterişli hikayesine şahitlik etmiş, anlı şanlı San Paolo Stadı deyince insan karşısında en azından girişi çıkışı düzgün bir yer bekliyor. Vodafone Arena başta olmak üzere bizim statlarımız buranın yanında 5 yıldızlı otel gibi kalıyor. Türkiye bu açıdan İtalya'yı fersah fersah geride bırakmış, bazen kendimize haksızlık ediyoruz.

Napoli iyi başlayıp pres yapsa da Beşiktaş rakibine iyi çalışmıştı ve kısa sürede baskıyı atlatıp ayağa pas yapan, zorlanmadan topu ayağında tutan bir takım haline geldi. Napoli savunmasının bireysel hatalarından da faydalanan Beşiktaş, maçta iki kez üstünlüğü ele aldı. Ne var ki rakibin hatalarından faydalanan Beşiktaş'ın canı özellikle Caner'in bölgesinden yaptığı hatalarla çok yandı. İlk goldeki hatasını kabul edelim hadi ama penaltı pozisyonunda ne yapmaya çalıştın Caner? O pozisyonda rakibin topu alsa ne olur, almasa ne olur... Neyse ki takım arkadaşları onu da, çok kıymetli 3 puanı da kurtarmayı bildi. Aboubakar iki gol atarak maçın yıldızı oldu belki ama dün gol atmasaydı dahi sahanın en çok koşan, mücadele eden isimlerinden biriydi. Quaresma savunmada Beck'i yalnız bıraksa da iki asistiyle öne çıkan oyunculardan bir diğeri oldu.

Napoli'den deplasmanda 3 puan almak grubun dengelerini alt üst etmiş durumda ama tabii ki Beşiktaş'ın lehine... Kiev 1 puanla grubun dibinde, Benfica deplasmanında kazanamazsa kopacak. Beşiktaş rakipleri Benfica ve Napoli'yle deplasmanda oynadı ve 4 puan çıkardı. Napoli'ye karşı alınacak beraberlik, Benfica'yı İstanbul'da yenmek ikili averajı getirecek.

İddiası sona ermiş bir Dinamo Kiev'e karşı son maçı oynamak da bir başka avantaj olacak. Aboubakar'ın duran toptan attığı gol bir golden, hatta bir galibiyetten bile fazlası demek... Tarihi bir galibiyet alan Şenol Güneş'e ve öğrencilerine tebrikler. Mesleği avukat olan Rus hakem Sergei Karasev ise Napoli'nin avukatlığına soyunmuştu...

ERMAN TOROĞLU: İsyanla gelen tarihi zafer

Bizim takımlarımız hep "Ondan yandık, bundan yandık" diye bahanelere sığınırlar. Ama dün gece Beşiktaş takımı bir kişilik kavgası verdi. 4-3-3, 3-5-2, 4-3-2 hepsi hikaye. Sahada kazanmak için kavga veren Beşiktaş bu savaştan da sağlam çıktı. Bakınız hakemler karar verirler. Öyle veya böyle... Rus hakem öyle bir penaltı kararları verdi ki özellikle ikinci penaltının hiç alakası yok. Özellikle Caner dahil, en ufak tepki göstermediler ve atıldı penaltı. Bu şunu gösteriyor;
Takım disiplini... Demek ki Şenol Güneş, bu disiplini vermiş.
Böyle bir kararda Beşiktaşlı futbolcuların hepsi isyan bayrağını çekip, en az bir-iki sarı belki de kırmızı görürdü.
Ama hakemin kararlarına itirazı uzatmak yerine mücadeleye yöneldiler. Sonuç ne oldu? Kazandılar.

Dün akşamki bu maç bence bir isyan maçıdır. Bu isyan maçına "Hakeme isyan" diyebilirsiniz, "Rakibe isyan" diyebiliriz... Dersiniz de dersiniz...

Ama bu isyandan Beşiktaş takımı kazanarak çıktı. Yani küçük oynamadılar, "Küçük olsun bizim olsun" demediler. Aslında bu son yıllarda gördüğümüz en enteresan olay.

Şenol Güneş başta olmak üzere bütün Beşiktaşlı futbolcuları tebrik etmekten başka söyleyecek bir sözümüz yok. Türk futbolu adına hepsine teşekkür etmek lazım. Bakınız!

Milli takımımızın prim kavgaları, teknik direktör-milli takım kaptanı tartışmaları, ego kavgalarının olduğu yerde dün akşamki maç herkese ders olsun. Beşiktaş kaybeder miydi? Kaybederdi. Hiç önemli değil. Bu mücadeleyi verip kaybetseydi neyi kaybederdi? Hiçbir şeyi... Ama şahsiyetli kavga, bu şahsiyetli mücadeleyi veren teknik direktörün de, futbolcusunu da tebrik ederim.
Başka bir şey değil.

FATİH DOĞAN: Hakemi de yendi!

Türkiye'nin herhangi bir bölgesinden bir vatandaşı Napoli'ye getirsen ve bu şehri gösterdikten sonra, "AB'ye girmek ister misin?" diye sorsan yüksek ihtimal yüzde 99 "Hayır" cevabı alırsın. İtalya'nın Kuzey'inin buralara çoktandır burun kıvırdığını duyuyorduk da görünce daha net anladık.

Al şehri, vur San Paolo Stadı'na. Türkiye'de denetimlerde kuş sütü isteyen UEFA sanırım buralarda eksik mesai yapıyor.
Rus hakem Sergei Karasev de bunu fark etmiş (!) olacak ki biri abartma biri uydurma iki penaltıyla oyunu ve emekleri mahvetme yolunu seçti. Baktı ki ilk penaltıyı İnsigne, 53'te gole çeviremedi, 69'da Caner'in Mertens'le mücadelesinde top ceza sahası dışına çıkarken ahlaksızca nitelendirilebilecek bir penaltı verdi.

Türkiye'deki en eyyamcı hakemin bile cesaret edemeyeceği mide bulandıran ağır bir karardı.

Şenol Güneş, 2-2'den hemen sonra Gökhan İnler'i Adriano'nun yerine alırken, Cenk Tosun'u da Tolgay'la değiştirdi. Güneş, baştan beri Necip, Atiba, Tolgay üçlüsüyle önü kapatıp ilk yarıyı zararsız kapatmayı ve ikinci yarı hamle yapmayı planladı. Ancak penaltı golüyle gelen 69'daki 2-2'ye kadar oyunun dengesini bozmak istemedi.

Aboubakar'ın 86'da kendi hesabına ikinci, Beşiktaş adına üçüncü golü, ilahi adalet içeriyordu. Eyyamcı Rus hakeme tokat gibi bir cevap niteliğindeydi. Aboubakar, attığı iki golle Şampiyonlar Ligi'ndeki kalitesini herkese gösterdi. Kara Kartal, Napoli'yi hakem Sergei Karasev'le birlikte San Paolo'nun çimlerine gömdü. Ancak ben size kameraların göstermemiş olduğunu tahmin ettiğim daha önemli bir enstantaneden bahsedeceğim.

53'te İnsigne'nin penaltı vuruşunu Fabri çıkarıyor... Takım kaptanı Tolga, o an kulübeden fırlayıp arkadaşını alkışlıyor.
Başarıya giden yolun tarifi iki yerde gizlidir. Kulübede ve bir takımı oluşturan yüreklerde...

Yolun ve bahtın açık olsun Beşiktaş.

TURGAY DEMİR: Destan yazdılar

Napoli maçın başında istediği baskıyı rahatlıkla kurarken Beşiktaş top tutamıyor ve rakip yarı sahaya geçemiyordu. İlginç olan şu ki, o baskıdan bir kez sıyrılan Beşiktaş, Napoli kalesine ilk gidişinde golü buldu.

Quaresma ortaladı arka direkte biten Adriano çizmeyi aştı...
Golün özgüveniyle Beşiktaş biraz toparlanırken Napoli kanatlardan etkili bindirmeler yaptı. Buna karşılık Aboubakar da kontra fırsatları yakalıyordu. Sağ kanattan fırtına gibi gelen Napoli beraberliği sağlasa da Kartal hemen toparlandı. Caner, Tolgay, Adriano ve Q7'nin ters uzun toplarıyla oyunun yönünü çok çabuk değiştiren temsicimiz rakip savunma arkasına sarkmayı çabalıyordu. 2 kez uygun pozisyon girilse de Aboubakar aldığı bu topları değerlendiremedi. Aynı Aboubakar rakipten gelen pası yakaladığında ise gol orucunu bozuyor, çizmeyi ayağına geçiriyordu.

Öbür taraftan maçın başından beri takdir haklarını Napoli lehine kullanan Rus hakem Karasev ikinci yarının hemen başında uydurma bir penaltı vererek görevini (!) abarttı. Çok şükür gecenin parlayan yıldızı Fabricio harika bir kurtarışla bu haksızlığa anlamlı bir cevap verdi...

Mertens'in bindirmeleri yüreğimizi ağzımıza getirirse de Napoli ilk yarıdaki baskıyı kuramadı. 3. golü yersek işimiz biter tedirginliği ile ürkek bir görüntüye büründüler.

Beşiktaş zaman zaman iyi paslaşarak ve alan daraltarak rakibin etkinliğini azaltırken kanat. Bindirmeleriyle maçı kotaracak 3. golü aramayı da ihmal etmedi.

Beşiktaş iyi oynuyor Napoli'yi dize getiriyordu ama karşısıda futbolu canice katleden Rus hakemi buluyordu. Rus öyle komik bir penaltı verdi ki Napolili oyuncular bile şaşırdı. Çaldığı ikinci penaltı adeta insanlık suçuydu. NET! Facianın ardından inadına saldıran Hakkını söke söke almak için inadına saldırdı.

Dünün suskun, gecenin ise şahlanan golcüsü Aboubakar o kafayı vurduğunda Napoli ile birlikte Rus hakemi de yere seriyordu adeta. Aboubakar, Atiba, Fabri, Marcelo ve diğerleri gerçek bir destan yazdılar.