Baba Recep Adanır, bir Beşiktaş efsanesidir!

Baba Recep Adanır, bir Beşiktaş efsanesidir!

Beşiktaş'ın efsane futbolcularından Baba Recep lakaplı Recep Adanır vefat etti.

Ajans Beşiktaş - Beşiktaş Dergisi'nde Vala Somalı'nın Baba Recep Adanır yazısı:

Türk futbolunda 1939 ile 1949 yılları arasında kırılmadık rekor bırakmayan ve böylece Kara Kartallar’a gönül verenlerin sayısını çığ gibi büyüten Beşiktaş’ın; Hakkı’lı, Şeref’li ve Şükrü’lü fırtına kadrosu 1940’lı yılların sonlarına doğru artık yorgun düşmüştü. Kara Kartal’ın yenilenmesi, gençleştirilmesi gerekiyordu süratle...

Yıl 1947... İstanbul futbolu, modern İnönü Stadı’nın hizmete girmesiyle birlikte toprak sahalardan kurtulmak üzereydi. Bu münasebetle Beşiktaş kazasının bir parçası olan Kara Kartallar, açılış maçını oynama talimatını almışlardı Futbol Federasyonu’ndan... İnönü Stadı’nın açılışı münasebetiyle yapılan Beşiktaş-AIK (İsveç) maçında, doksan dakika tamamlandığında skor, Beşiktaş’ın aleyhine bir tablo oluşturmuştu. Tüm Siyah-Beyazlı taraftarlar, büyük bir üzüntü içinde terk etmişlerdi bu futbol mabedini o gün... Onları yıkan, teessüre sevk eden hadise; Beşiktaş’ın 3-2 kaybetmesinden kaynaklanmıyordu. Maç sonunda topluca stadı terk ederlerken fısıltı gazetesinin jet hızıyla yaydığı habere göre, efsane kaptan, gelmiş geçmiş en büyük Türk futbolcusu Hakkı Yeten’in aniden futbolu bırakma kararı aldığını öğrenmişlerdi.

Baba Hakkı, ilk yarı molasında soyunma odasında takım elemanlarını etrafına toplamış ve “Arkadaşlar, artık bana bacak arası yapabiliyorlar. Anladım ki, futbolu rezil olmadan bırakma zamanı gelmiş. Bu maçtan sonra kaptanınız olarak değil, bir ağabeyiniz olarak sizlere her zaman destek olacağım. Şüpheniz olmasın” demişti. Bomba haber, ikinci yarıda tüm tribünlere yayılıvermiş ve Beşiktaş taraftarlarını bir hüzün kaplamıştı. Baba Hakkı’yı bir daha izleyemeyeceklerdi çünkü.

Büyük Kaptan’ın yeni kimliği 1948’den sonra Hakkı Yeten’i Beşiktaş yönetimlerinde “yönetici” ya da “genel kaptan” olarak görüyoruz. Harıl harıl Beşiktaş’ta boş bıraktığı yerine, kendisi gibi bir lider futbolcu arayışına girmişti ara vermeden. Çünkü 1940’lı yıllarda üst üste sekiz yılda kazanılan yedi lig şampiyonluğundan sonra 1947 ve 1948 lig şampiyonlukları, kendisi gibi takımını sevk ve idare edecek bir “lider futbolcu” yokluğundan olsa gerek, ezeli rakiplere kaptırılmıştı maalesef... Nitekim, sekiz yıla yedisi lig olmak üzere, on dört şampiyonluk sığdıran “harika takım” ya da başka bir deyimle “Hakkı Yeten ve mangası” Dr.Vedii, Eşref, Ali İhsan, Nusret, Fahrettin, Şevket, Bülent ve Süleyman (Seba) ile kısmen de olsa gençleştirilmişti ama bu takımın her şeyi olan “kaptanlık” titrine apayrı bir kimlik kazandıran Hakkı Yeten futbolu bırakırsa, yerini kim dolduracaktı geleceğin Beşiktaş’ında...

1950’li yılların başında yine her biri, birer yıldız olan Süleyman, Bülent, Şevket, Fahrettin ve Şükrü’den kurulu Beşiktaş hücum hattı, sekiz yılda 144 lig maçında rakp kalelere 599 gol atan Sabri, Hakkı, Kemal, Şeref ve Şükrü beşlisi kadar omasa da yine de rakip müdafaalarının tozunu atıyordu. Bu yeni kadronundefansını Dr.Vedii Tosuncuk, orta sahasını Çengel Hüseyin, hücum hattını da Şükrü Gülesin derleyip toparlıyorlardı ama Baba Hakkı’nın yokluğu her kritik mçta fazlasıyla hissediliyordu. Büyük Kaptan, bu duruma çok üzülüyordu. Bu yüzden arayışlarını daha da yoğunlaştırmıştı.

Ankara, İzmir, Anadolu illeri derken bir dostu, Başkent Ankara’dan telefonla aramış ve “İstediğin futbolcu burada, Ankaragücü’nde oynuyor. Hemen gerekeni yap ve onu Beşiktaş’a kazandır” demişti Baba Hakkı’ya... İşte Beşiktaş’ın tarihindeki ikinci “efsane kaptanı” Recep Adanır’ın keşfedilmesi böyle olmuştu 1940’lı yılların sonuna doğru...

“Baba” Recep devri

Recep Adanır, 1929 yılında Ankara’da doğdu. Çok küçük yaşta Başkent arsalarında bez top arkasından koşarken büyük kabiliyeti sayesinde Ankaragücü Takımı’na transfer olmakta gecikmedi. Kısa zamanda (A) kadroya yerleşerek yeteneklerini ortaya koydu ve attığı birbirinden güzel gollerle Ankaragücü’nü Türkiye Şampiyonluğu’na kadar yükseltti. Bir yıl içinde şöhreti Ankara sahalarını aşmış ve yurdun futbol merkezlerine kadar yayılıvermişti. Nihayet 1950 yılı transfer ayında, çocukluğundan beri düşlerinde yer alan Siyah-Beyaz renklere intisap etti ve böylece Türk futbolunda bir “Baba Recep” devri başlamış oldu.

En büyük futbol teknisyeni17 Haziran 1951 günü, Berlin Olimpiyat Stadı’nı tıklım tıklım doldurmuş yüz bin kişinin korkunç tezahüratla desteklediği geleceğin “Dünya Kupası Şampiyonu” Batı Almanya takımı, Fritz Walter, Rahn gibi aslarına rağmen Türkiye Milli Takımı’na 2-1 yenilmekten kurtulamamıştı. Ertesi günün Almanya’daki gazeteler galibiyet golünü atan Beşiktaşlı Recep için; “Tabanca mermisi gibi şut atan oyuncu!” tabirini kullanmışlardı manşetlerinde. Her iki ayağından füze çabukluğu ile çıkan çok sert şutları, top hakimiyetini süsleyen driplingleri ve meşin topu ayakları arasında saklayarak rakip sahada yaptığı kısa deparlarla Recep Adanır, Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük futbol teknisyenlerinden biridir. Bir zamanlar taraflı-tarafsız tüm sporseverlere; “Attığı her iki frikikten biri goldür” dedirtecek kadar netice futbolcusu olmuştur o!..

“Durdurulamayan” hücum hattı
1950’li yıllarda Siyah-Beyazlı takımın hücum hattı, Recep’in gelişi ile birlikte artık “Süleyman, Recep, Şevket, Fahrettin, Bülent” beşlisi ile çıkıyordu tüm maçlarına... Kısa bir zaman sonra Şükrü Gülesin ile Bülent Esel, İtalya’ya gittikleri için sol kanadı kaleci hariç her mevkide oynayabilen joker kimlikli Faruk Sağnak doldurmaya başlamıştı mecburen. Böylece 1949-50, 1950-51 ve 1951-52 lig şampiyonlukları (üç yıl üst üste, sonuncusu ilk Profesyonel İstanbul Ligi) yeni bir zafer serisi olarak yeniden Kara Kartal’ın olmuştu futbol tarihimizde. Recep’i normal yollarla durdurmak olası değildi.

Bu yüzden olsa gerek, ezeli rakip yöneticilerinden biri, çok fena bir tuzak kurmuştu ona. Önemli bir derbi maçında rakip santrhaf vasıtasıyla eşine küfür ettirildi ve doğal olarak tepkisi sert olunca da sahadan attırılması sağlandı illegal bir yolla. Aldığı ceza, beş artı iki olmak üzere yedi aydı. Adam öldürmüştü sanki!.. Büyük bir yıldız uzunca bir dönem çirkin bir taktikle futboldan men edilmişti, ne yazık ki...

“Frkikleriyle maç neticelerini değiştirirdi”
Emsalsiz futbolculuk yeteneklerine ilaveten, iyi bir kaptan da olduğu için Türk futbolunda “Baba” lakabı ile anılan birkaç sporcudan biridir o!.. On yıl taşıdığı Beşiktaş forması altında, resmi altı şampiyonluğa imzasını atan, kadrolara kaptanlık yapan ve bu arada on beş defa da milli formayı giyen Baba Recep’i büyük futbol otoritesi Gündüz Kılıç şöyle tarif ederdi:

“Frkikleriyle maç neticelerini değiştiren bir oyuncudur. Dripling esnasında vücudu ile topu en iyi saklayan adamdır. Ağırlığı rakiplerini her zaman aldatmıştır. Eşapelerde ve kısa mesafeler içinde korkunç bir sürati vardır.  İki ayağı ile topa çok iyi vurur. Yaratıcı tarafları fazladır. Bir futbol takımının aradığı, muhtaç olduğu oyun şeklini rahatlıkla kurar. Büyük profesyoneldir. En önemli yanı ise futbolda bir muvazene ve kontrol ustasıdır o!..”Bu çapta büyük bir yıldız olduğu halde, millilik sayısı neden mi az?.. Çünkü Beşiktaşlı’dır o... Tüm Beşiktaşlı süper futbolcular gibi milli takım seçicilerince hep istismar edilmiştir. Ama futbolcu kimliğinin yanı sıra efendi kişiliğiyle de, her zaman genç futbolcuların önünde en iyi örnektir Recep Adanır. Beşiktaş futbol takımının asırlık tarihinde, yirmi altı defa Centilmenlik Kupası kazanması Recep Adanır karakterindeki oyuncular sayesinde gerçekleşmiştir.