Murat Şahin: ''Baskıcı, skora yönelik bir oyun yapısına sahibiz”

Murat Şahin: ''Baskıcı, skora yönelik bir oyun yapısına sahibiz”

Beşiktaş yardımcı antrenörü Murat Şahin, Beşiktaş Dergisi'ne konuştu.

Ajans Beşiktaş - Beşiktaş yardımcı antrenörü Murat Şahin, Beşiktaş Dergisi'ne konuştu. İşte Murat Şahin'in Beşiktaş Dergisi'ne verdiği röportaj;

Göreve geldiğiniz andan bu yana Beşiktaş, bir değişim sürecinde ve siz de bu değişimin önemli bir parçasısınız. Neler hissediyorsunuz?

''Sıkıntılı bir dönemde geldiğimiz açık. Beşiktaş, bizim yuvamız. Bu görevi kabul etmemizdeki en önemli nedenlerden biri buydu. Bize ihtiyaç duyulduğunu bildiğimiz için geldik. Beşiktaş tabii ki her zaman şampiyonluğa oynayan ve şampiyon olmak isteyen bir takım. Geldiğimiz ortamla bitirdiğimiz ortam arasındaki fark geçen sezon için bizim açımızdan güzeldi diyebiliriz. Ama yeni sezonda bu başarıyı daha da ileriye götürmek istiyoruz. Bunun için de çalışıyoruz.''

Beşiktaş’ın yeni bir kadro ve oyun yapısı oluştururken avantajları ve dezavantajları nelerdir?

''Hocamızın bir oyun anlayışı var. Bunu takıma oturtmaya çalışıyoruz ki zaman zaman bunu çok iyi yaptığımız maçlar oldu. Bazen maç içinde defansif anlamda sıkıntılar da oluyor. Tabii geldiğimiz dönemde bunu çok kısa sürede oturtmaya çalıştık. Oyuncularımız da bize ellerinden geldiğince doğru cevap vermeye çalıştılar. Şimdi önümüzde daha uzun bir sezon var. Daha uzun bir hazırlık dönemi var. Ligdeki takım sayısı da arttı. Bu sene yapacağımız transferleri hocamızın istediği oyun sistemi içinde yapmaya çalışıyoruz. Geniş bir kadro kurmak zorundayız. Yönetimimiz de bunun için çalışıyor. Bu nedenle yaşadığımız o sorunları da gidererek tam istediğimiz gibi, büyük takıma yakışan, izleyicilere zevk veren oyunu daha sağlam bir biçimde oynatabileceğimiz düşünüyoruz.''

Aynı zamanda Beşiktaş'ın unutulmaz oyuncuları arasındasınız. Aynı formaya tecrübeli bir teknik adam olarak döndüğünüzde neler hissettiniz?

''Sahanın bu tarafına geçmek ayrı bir duygu. Bir de daha önce oynamaktan keyif aldığınız, çok güzel anılarla bıraktığınız böyle büyük ve güzide bir kulübe dönmek çok güzel. Bunun tarifi çok zor. Gerçekten insan değişik duygular yaşıyor. Futbolcuyken de güzel anılar yaşadıysanız bunu antrenörken yaşatmak istiyorsunuz. Antrenörlük dönemimizde de buraya sonuna kadar hizmet vereceğiz. Kimsenin bundan şüphesi olmasın. Kulübümüzü başarılara ulaştırıp çok daha iyi yerlere getirmek için sonuna kadar çalışacağız.''

Sosyal medyada “O gün, bugündür” yazdınız ve birçok olumlu tepki aldınız.

''Profesyonel bir iş yapmamıza rağmen bu işin bir de duygusal tarafı var. Beşiktaş’a geleceğimize dair haberi hocamızdan duyduğumuzda, kalbin kıpır kıpır olması denen o duyguyu yaşadık. O mesajı da o duyguyu taraftarlarımızın da hissetmesi ve biraz da kendi hislerimi kelimelere dökmek için yazdım. O an içimden geçen oydu.''

Sergen Yalçın ile 2013 yılından beri teknik adam olarak devam eden bir birlikteliğiniz var. Diğer hocalarımızla birlikte Türkiye’nin en istikrarlı teknik heyetlerinden birini oluşturdunuz. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

''Hocanın antrenörlüğe başlamasından bu yana yanındayım. Bu benim için ayrı bir gurur kaynağı ve birlikte bazı şeyleri yapabilmemiz ayrı bir sevinç. Gaziantepspor’la başladık. Şimdi buralara kadar geldik. Bunun için çok çalıştık. Birlikte olmak, aynı dili konuşmak, bir ekip için çok önemlidir. Biz de bunu sağladığımızı düşünüyoruz. Hocayla özellikle benim hem profesyonel hem de duygusal bir bağım var. Daha önce futbolculuk zamanımda da onunla oynadım ama antrenörlük döneminde her gün beraberiz. Onun başarılı olması için ekip olarak ne gerekiyorsa yapıyoruz çünkü onun başarısı bizim başarımızdır. 2013’ten beri ayrılan arkadaşlarımız da oldu, yeni katılanlar oldu ama sabit bir ekibimiz var.''

Rakip olarak Konya’ya gittiğinizde şehir sizi yürekten hoş geldin diyerek karşılamıştı. Bu teknik heyetin her yerde güzel izleri var. Neler söylemek istersiniz?

''Bu sevgide Sergen Hoca’nın çok büyük bir rolü var. Çünkü futbol insanı olan herkes tarafından çok sevilen ve saygı duyulan bir isim. Biz de onun bu sevgisine karşılık olarak birbiriyle iyi iletişim kuran, güzel ilişkiler kuran bir ekibiz. Bu da hem oyuncu grubuna hem şehre hem aldığımız başarılara katkı sağladı. Yaptığınız işlerin takdiri diyelim. Çalıştığımız her takıma daha sonra maç veya benzeri bir sebeple gittiğimizde saygı ve sevgi görüyoruz. Bu da bizi çok hoş duygulara itiyor.''

Sergen Yalçın ile Beşiktaş’ın iki farklı oyun oynadığını gördük. Öncelikle topa sahip bir oyun, son birkaç haftada ise daha çok skor almaya yönelik bir oyun... Takım buna nasıl adapte oldu? Yeni sezonda nasıl bir takım beklemeliyiz?

''Futbolu atak oyun ve savunma oyunu diye ayırmak çok doğru değil. Biz buna bir bütün olarak bakıyoruz. Belli bir oyun sistemimiz var. Büyük takım olarak da daha baskılı oyun, göze zevk veren, rakibine önlem alan değil, rakibin size önlem almaya çalıştığı bir oyunu tercih ediyoruz. Ama skor almak gerektiğinde bunu çok çabuk değiştirebiliriz. Hiçbir takım, tek bir taktik oyunla bütün bir sezonu bitiremez. Bu değişimlerin geçişlerini iyi sağlamak lazım. Bunun için de çalışmak ve bunu oyunculara iyi anlatabilmemiz lazım. Aslında futbolun dili çok basittir. Seni anlamasını sağlarsanız, oyuncu hata da yapar ama istediğin oyunu da oynar.

Siz istediğiniz oyunla sonuç alırsanız oyuncu da buna inanır. Sonuç almazsanız istediğiniz kadar anlatın, kafalarda soru işareti başlar. Bu sadece oyuncu için değil, yönetici ve taraftar için de geçerlidir. Skor almazsanız, göze hoş gelen futbol, artık gelmemeye başlar. Sonuca dayalı bir oyun oynuyoruz. Bir hedefimiz var. O hedefe de zaman zaman taktik anlamda skora göre oynayarak ulaşabiliriz. Oyunu farklı şekillerde oynatabilecek bir donanımız var, teknik ekip olarak. Ama genel olarak baskıcı, skora yönelik bir oyun yapımız var. ''

Takımımızın değişim süreci, bütün taraftarlarımızın seferber olduğu bir kampanya sürecine denk geldi. Bırakmam Seni kampanyası takımı ne yönde etkiliyor?

''Bu tabii ki olumlu etkiliyor. Sonuçta insanlar bir şekilde tuttukları, sevdikleri takıma destek oluyor. Hatta tarafsız olup destekleyenler var. Bu desteği futbolcuların da görüp bu işin içine katılması, bize gayet olumlu bir biçimde yansıyor. Daha başka bir duyguyla hareket ediyorlar. Bu işin içine kendilerini atmak istiyorlar. Bunun da bize psikolojik anlamda katkısı olacağına inanıyoruz.''

Beşiktaşımızın alttan gelen kuşağıyla ilgili olarak taraftarlarımıza ne söylemek istersiniz? Eski bir kaleci olarak özellikle geçen sezon sonunda yükselen Ersin hakkında ne düşünüyorsunuz?

''Bu çocuklar tabii bir yerden çıkacaklar. Ama altyapıdan ama ikinci, üçüncü ligde kendilerini geliştirip gelecekler. Büyük takımlar biraz daha avantajlı. Hem tesis anlamında hem İstanbul’da geniş bir ağa sahip olması anlamında... Buralardan futbolcu olma yolunda gençlerimizin daha büyük avantalarımız var. Bu gençler için biz ülke olarak ne yapıyoruz, o önemli. Daha çok, daha hızlı daha, iyi gelişerek gelmeleri için ne yapıyoruz, o tartışılmalı. Bu konuda çok da iyi değiliz. Bu, uzun vadeli bir yatırım. Kulüplerin yatırım yapması yetmez, ülkenin yapması lazım. Federasyonun belli bütçeleri buralara ayırıp sabretmesi lazım. Ülke insanı olarak bu sabra yatkın değiliz. Utku ve Ersin genç kalecilerimiz. Burada çalışmalarını gayet iyi şekilde sürdürdüler. Hoca ve ekip konuşurken aslında ikisi arasında çok kararlı değildik. Ama Ersin çalışmalarda daha güvenli görünerek biraz öne geçti. Oynadığı sekiz maçta da gayet iyi performans sergiledi. Tabii ki hata yapacaklar. Sabır dediğim şey, burada ortaya çıkıyor. İyi oynadığı maçlardan sonra oyuncuları yükseltiyoruz. Bir hatadan sonra da çökertiyoruz. Özellikle kalecilik oynamayla doğru orantılı. Onlar bir yere gelecekler. Her maç üstüne koya koya ilerleyecekler. Sergen Hoca, Ersin ve diğer genç oyuncuları hem geçtiğimiz sezon oynatarak hem de gelecek sezon oynatacağını söyleyerek çok güzel bir örnek verdi. Kaleci, üç yıl oturup üç maç oynayarak gelişemez.''

Sizle röportaj yapıp “o soruyu” sormamak olmaz. Sakatlığınıza rağmen büyük fedakârlıkla tamamladığınız, 2007’deki efsane Antalyaspor maçı hakkında bize bugün neler söylemek istersiniz? O gün neler yaşandı? Sonrasında neler hissetiniz?

''Bu soruyu sorduğunuz anda bile tüylerim diken diken oluyor. Bunu taraftarımız da sağ olsun bana birçok kez yaşattı. Geldikten sonra da, gelmeden önce de, başka yerde çalışırken de... Çok az insana futbol hayatında böyle maçlar gelir. Bu da onlardan bir tanesiydi. Hayatınız boyunca unutamayacağımız maçlar denir ya bu onlardan biriydi. İnsanın torununa kadar kalacak bir maçtı. Şimdi bile çok iyi hatırlıyorum. Maçın son 10 dakikasını neredeyse ağlayarak geçirdim. Öyle bir duygu seli oldu. Taraftarlarımızın da bunu unutmaması, onlara böyle bir his yaşatmak benim için daha da önemli.''

Murat Şahin’i biz daha çok saha içinde ve saha kenarında görmeye alışığız. Kendinizi dışarıda nasıl biri olarak tanımlarsınız? Neler yapmaktan hoşlanırsınız? Neler sizin canınızı sıkar?

Yaşantım, aile yaşantısındır. Ailemle tatil yapmayı vakit geçirmeyi seviyorum. Futbolcuyken de hayatım aynıydı. İş ve ailem dışında çok bir şeyle uğraşmam. İşime bağlıyımdır. İşimin gerektirdiği disiplini severim. Çok aşırı sinirlenen biri değilim ama sinirlendiğinde de kendini tutamayan bir insanım. Bununla ilgili birkaç sıkıntı da yaşadık. Sevmediğim bir huyum bu.

Okan Batıkan ile “Baba oğul sahada” videonuzu sosyal medyada izledik. Aile içinde futbol gündemi nasıldır?

''Oğullarım da sporcu ailesinde yetiştiği için bizle geziyorlar diyelim. Büyük oğlum Doğukan, ben Adanaspor’da oynarken orada doğdu. Okan Beşiktaş’tayken doğdu. Mesleğimiz dolayısıyla onların da futbola ilgisi var. Büyük oğlum da kalecilikle ilgili çalışmalara başlamıştı. Bir sakatlık geçirdi. Küçük oğlum şimdi çalışıyor, 'Futbolcu olacağım' diyor. İkisi de futbolu seviyorlar. Ama biz onları zorlamıyoruz, kendileri isterlerse olurlar. Bazen onları altyapılara götürdüğümde ailelerin çocuklarına baskı yaptıklarını görüyorum. Futbolculuk, 'yapılan' bir şey değil, öyle olsa bütün futbolcu çocukları futbolcu olur.'' 

En kritik soruyu sona sakladık... Ayak tenisinde hanginiz iyisiniz, Sergen Hoca mı, siz mi?

''Teniste hiç mütevazı olamam. Sergen Hoca, iki üç yıla kadar oynuyordu. Şimdi çok fazla oynamak istemiyor. Onun tekniğini konuşamayız, bizden üstün. Ama sayı olarak benim durumum iyidir.''

Etiketler :