
Tomas Jun: "Taraftara borcumu ödeyemedim, affetsinler"
Çek Cumhuriyeti’nin gol kralı olarak Türkiye’ye geldiğinde bütün gözler ona çevrilmişti. Ancak Trabzonspor’da bekleneni veremeyen Tomas Jun, 2005-06 sezonunun devre arasında Beşiktaş tarafından kiralandı.
Ajans Beşiktaş - İşte Tomas Jun'un Beşiktaş Dergisi'nin Kasım ayı sayısına verdiği röportaj:
- Beşiktaş’ta çok kısa bir süre oynadınız, sizinle röportaj yapmak isteğimize şaşırdınız mı?
İlk başta bunu bir şaka sanmıştım ama sonra Beşiktaş’taki günlerimi hatırladım. Bir tek Beşiktaş’ta bir armaya bu kadar önem verildiğini gördüm, sanki bir bayrakmış gibi. Sanki değil hatta, bayrağın ta kendisi. Olur da yeni bir futbolcu formasını yerde bıraksa, malzemeci Süreyya yerde kalmasına izin vermezdi.
- Futbola nasıl başladığınızdan bahseder misiniz?
Dokuz yaşında çocukluk takımım Sparta Prag’da oynamaya başladım. Beş sene boyunca tüm yaş gruplarında gol kralı oldum. On beş yaşımdan beri milli takımda oynuyorum ve U-21 Avrupa Şampiyonası’nı kazandığımızda yine turnuvanın gol kralı olmuştum. Çocukluğumun idolü Alan Shearer’in gollerini televizyonda izler, sonra bunların taktik çalışmasını deftere yazar, antrenmanda denerdim.
- Türkiye’ye ve Beşiktaş’a geliş sürecinizi anlatır mısınız?
Çok genç bir yaşta önemli bir karar vermem gerekiyordu. Avrupa liglerine gidip kendimi geliştirebilirdim ya da gelen en iyi teklifi değerlendirebilirdim. Ben ikincisini seçtim ve dört milyon avro bonservis karşılığında Trabzonspor’un yolunu tuttum. Orada çok genç yaşta yapayalnız kaldım. Açıkçası duygusal olarak buna hazır değildim ve bu sebeple formum düştü. İstanbul gibi büyük bir şehirde daha mutlu olabileceğimi düşünerek Beşiktaş’a transfer olmak istedim. Beşiktaş da daha önceki istastiklerimi biliyordu ve bende bir risk aldılar. İstanbul, Beşiktaş ve insanları gerçekten mükemmeller ama maalesef olan olmuştu ve toparlanmam için süre gerekiyordu.
- Jean Tigana nasıl biriydi? Onunla çalışmak nasıldı?
Çok iyi bir insandı. Ondan öğrendiklerim de oldu ama sanırım futbolculuğu ile daha çok hatırlanacak biri olacak kendisi.
- İnönü Stadı’nı nasıl hatırlıyorsunuz?
Hiç unutmam, ilk maçımda Tigana bize oyunu kanatlara yaymamızı söylüyordu ama taraftarlar üçlü çekerken ben kanatlara ve dolayısıyla onların yanına yaklaşmaktan korkmuştum. Olsun arada bir dikine de oynamak lazım!
- Türkiye’den en çok özlediğiniz nedir?
Gerçekten bir takım havası vardı Beşiktaş’ta, o yüzden arkadaşlarımı özledim. Bilinenin aksine futbolcular, çoğunlukla eski takım arkadaşlarıyla temasta kalmaz ama arada bir konuşurum eski oyunclar ile. Hatta hiç ev tahsisi istemedim, direkt tesislerde kaldım bazı takım arkadaşlarımla. Oscar Cordoba ile görüştüm, Almanya’da Ali Güneş ile denk getirip yemek yedik. Ayrıca Kapadokya’ya kadar tüm Türkiye’yi gezdim, tarihi yerleri bir harikaydı. Türkiye’ye bir daha dönmek kısmet olmadı henüz.
- Unutamadığınız maç ve gol hangisi?
Şampiyonlar Ligi maçlarını unutamam çünkü havası çok ayrı. Sparta Prag’dayken San Siro’da oynadığımız maçta 70. dakikada attığım gol ile durumu 1-1 yapmıştık. Sonra ne olduğunu söylemek istemiyorum ama!
- Şimdilerde neler yapar Tomas Jun?
Evliyim, bir kızım var. Son senelerimi Avusturya liginde geçirdim. Bu sene jübilemi yaptım. Futbol okulu ve restoran açtım. Okulumuz bu kadar kısa zamanda büyük adımlar attı. Değiş-tokuş programlarımız var başka takımlarla, kamplara gidiyoruz ve turnuvalara katılıyoruz. Hatta geçen sene Beşiktaş’ın altyapı takımlarından biri ile aynı turnuvadaydık. CEE kupasında finale yükselmişlerdi ama Brezilya’nın Palmeiras takımına yenildiler.
- Beşiktaşımız’ı takip ediyor musunuz?
Derbileri izlerim mutlaka ama her türlü skorlara bir göz atarım. Arkadaşım Filip Novak halen Türkiye’de oynuyor, o yüzden onu da takip ediyorum.
- Beşiktaş formamızı saklıyor musunuz?
Bir değil, o sezon çıkan üç formamı saklıyorum; beyaz, siyah ve siyah-beyaz çubuklu. Üçünü de giymek kısmet oldu.
- Taraftarlara bir mesajınız var mı?
Türkiye’de milyonlarca Beşiktaşlı’ya borcum var ve bunu ödeyemedim, gençtim. Beni affetsinler!