Cevaplı ama cevapsız sorular!

Ajans Beşiktaş - Vakit gitti, nakit gitti, umut tükendi, sabır bitti. Aylardır sinyaller vere vere kendini gösteren vehamet kapıya dayanana kadar kimse gitmedi. Bugünkü bu tükenmişlik sabırla beklendi. Ne vardı hep bir ağızdan yanlışları söyleyen, kendince uyarılarda bulunan, zararın bir yerinden dönülsün isteyenleri trol kabilinden yaftalamak yerine, olmayanı olmuş, olmuşu olmamış, çirkini güzel gibi göstermekle uğraşmak yerine, yolu tek olan doğrudan gidilseydi? Ne olurdu hatalarda uyaranlar ciddiye alınsaydı?

Ne mi olurdu? Ne Beşiktaş henüz sekizinci haftaya dahi gelmeden havlu atardı ne bunca para böylesi itibar kaybederdi. Ne her maçın düdüğü kim olursa olsun keyfine göre öttürebilir ne de federasyonun başı kendi evinde bu armaya parmak sallayabilirdi. Kökü kazınıyor Beşiktaş’ın, kökü!

Herkesten önce Şenol Hoca gitti. Sezona başlarken en sevdiğimiz, hepimize büyük başarılar yaşatan hoca bile iki aya kalmadı ne hâle geldi… Tarihe geçen başarılar nasıl silinemezse çok yazık ki bu dönem de göz göre göre aynı şekilde kazındı tarihimize. Tarih 8 Ekim’i gösterirken sezonda ilk kez üst üste ikinci galibiyetimizi almamız gibi… Kalsa büyüyecekti zarar hanesi; gitmesi evet ama yolun bundan sonrasını aydınlatmak için tek başına yeterli mi?

Dilediğimiz gibi olağanüstü kongre kararı hafta sonuna kalmadan alındı. Şimdi yarayı en hızlı temizleyecek tedbirler doğrultusunda ilerlenmeli. Hoca gitti, futbolcular çok iyi biliyor ki başlarındaki direktör geçici. Ona değil yönetime beğendirmek için oynasalar; onlar gidici. Taraftar için yapsalar ellerinden geleni; onlar zaten yarı yarıya boş bıraktı tribünleri. Futbolcular beş dakika boyunca yüzlerini değil sırtlarını izledi. Bir garip düzende moralsizlikte çıktı zaten futbolcuların hepsi. Attığı her golün kalitesi ile izleyeni hizaya sokan Aboubakar, ilk kez golüne sevinmedi. Golden sonra oluşturdukları o motivasyon yuvarlağı, doğrusu benim içimi ezdi. Takımın golcüsü penaltı noktasında hazırken, gelen tezahürat nedeniyle nahoş bir ifadeyle atışı Ghezzal’a bıraktı. Elbette yine hatırı sayılır hakem kasıtları da her zamanki gibi cabası. Tüm bunlar kimin eseri?

Aralık ayını beklerken ilerleyecek olan lig, Avrupa maçları bizim keyfimizi bekleyecek mi? Ya da yine aday yetersizliğinden aynı senaryo kaldığı yerden devam edecek mi? Yılsonuna kadar hangi sağlam hoca gelecek de anlaşacak, yeri net olmayan yönetim ile? Peki, o halde Burak Yılmaz bu yükü kaldırabilecek mi? Yoksa nasıl olsa acılara uyuştuk diye neşter derin derin devam mı edecek üzerimizde gezmeye?

Beşiktaş’ın hakkında en hayırlısı olması herkesi bilemem ama bizler için tabii ki tek temenni. Bundan sonrası için gidişat zaten çok belli de artık listeye durumun aciliyeti de eklendi.

Bir süre sanırım böyle; sahada futbol izleyebilene kadar yazılar da futbol fakiri.

Artık her gün doğrucu haberler, somut adımlar bekliyor olacağız.

Daha gerçekçi sloganlar bulmak lazımmış demek ki. Meğer herkesin gücü kendine kadarmış, Beşiktaş’a yetmedi.

Önceki ve Sonraki Yazılar